Kavaklı Metal & İnşaat
  Faydalı Bilgiler
 
 
DEMİRİN ÖNEMİ

 

Barut ortaya çıkınca demirin önemi daha arttı. Artık demirle top ve filinta namlusu dökülüyordu. İngiltere’de İlk zamanlarda demir sanayiinin başlıca merkezleri, Batı İngiltere’de Glouchester’in kuzeyinde Foresl of Dean adlı yerle Londra ve güney kıyısı arasındaki Weald bölgesiydi. Bu iki yerin Önemi çok erken belli olmuştu. İspanyol armadası İngiltere’ye karşı sefere çıktığında Forest of De-an’ı da yakıp yıkma emrini almıştı. İngiliz hükümeti başlangıçta düşmanların eline geçmesi korkusuyla öze! kişilerin top dökmelerini yasak etmişti. Böyle olmasına rağmen Sir Anthony Shİrley savaş sırasında İspanyollara yüz top vererek bir hayli para kazandı. Flibüstiyeler de toplarını Sussex’den sağlarlardı. Bütün dünya denizleri hatta Manş kanalı korsanları bile toplarını ingiltere’den alırlardı.

XVI. yüzyılda ayakla işletilen körükler yerine su ile t edilince demir ocakları da yüksek tepelerden akar su yanlarına indi ve ocaklar giderek büyüyüp genişledi. Su körükleri sayesinde hava basıncı arttırılmış ve ısı da yükselmişti. Maden cevherindeki demirin eriyip dışarıya akması bu yolla sağlanabildi. Soğuyunca bu demir, bildiğimiz ham demir olup çıktı.

Artık ocaklardan çok demir elde edilebiliyordu. Fakat demirciler korkulu bir telaş içindeydi. Bu yeni demir dövülmeye gelmiyor, balyoz altında kırı lı veri yordu. Bu demir değil, İngilizlerin dedikleri gibi “pfg-İron-domm d«mlrl”ydi. Demire egemen olmak, azgın bir ata egemen olmaktan daha güçlenmişti. Eski demirdeti, ama şimdiki demir de karbona tümden doymuş olmasından ötürü sertliğinden çatır çatır kınlıyordu. Bu iki noksanlık, çelikte yoktur. Çelik sağlam ve güzeldir. Ama çeliği nereden bulmalıydı?

öteyanden, yeni fırınların kömür gereksinimim odunla karşılamaya da olanak kalmıyordu. Odun gittikçe tu-kenmekteydi. Ne pahasına olursa olsun başka bîr yakıt maddesine geçmek zorunluğu vardı.

KÖMÜR – DEMİR İLİŞKİSİ

İngilizler demiri eritmek için taş-kömürünü nasıl kullanabileceklerini düşünmeye başladılar ve sonunda en uygun çözümü akleden Dud Dudley oldu.

Bu Dud Dudley, soylu Lord Dud-ley ailesindendi. Fakat babası Lord Edward Dudley, annesiyle nikâhsızdı. Yine de oğlu Dud’un eğitimine önem vermekten ve hatta onu Ox-ford’da da okutmaktan da geri kalmamıştı. Delikanlı eğitimini tamamlayamadı ve babası geri çağırtarak, sayısı bir hayli kabarık olan demir fabrikalarının yönetimini ona devretti.

Bu fabrikalar, bütün Dudley kenti yöresinde çalışan ve sayılan 20 binden aşağı düşmeyen demircilere harıl harıl ham demir veriyordu. Fakat yaşlı Lordun İşi yine de iyi gidiyor değildi; çünkü çevrede odunu kesilecek orman kalmamıştı. Genç Dudley, bu kötü işin altından nasıl kalkacağını kara kara düşünmeye koyuldu. Demiri, doğrudan doğruya taş kömür Üstünde eritmek girişimlerinin suya düştüğünü iyi biliyordu. Bunun nedenini de biliyordu: Kömür, çok pisti. Bu işi başarabilmek için önce kömürü, kükürdünden kurtarmak gerekti. Dudley, İlk If olarak bunu başardı. Taşkömü-rtlııll terletipkokkömüriinü yaptı. Fa-

kat bunu nasıl yaptığını bilemiyoruz. Sonuç olarak kok elde edince hemen bu yeni yöntemle çalışacak bir fabrika kuıdu. Ne var ki, bir yıl sonra görülmemiş bir su baskını fabrikayı te-meldensökupgötürdü. Dud,anlatılmaz güçlükleri yenerek fabrikasını yeniden yaptı ve demir çıkarmaya başladı. Yaptığı demİT inceleme için To-wçr’e gönderildiğinde çok beğenildi.

KOK VE DEMİR SANAYİİ

Britanya İmparatorluğu, kokkö-mürünün demir sanayiine uygulanmasını ilginç bir aileye borçludur. Bu aüe üç kuşak bu sorun üstünde çalışmıştır: Yanı, tam yüzyıl!.

Birinci Abraham Darby, Dud Dudley’in yaşadığı çevrede Worces-tershire’da ve Dudley kenti dolaylarında; yani taşkömürle demirin yan yana toprağın kucağında yattıkları o seçkin ülkedeki babasının çiftliğinde doğmuştu. Burada taşkömürüyle demiri yan yana getirerek kok fırını yapılması fikri Darby’nin kafasına iyice yerleşmişti.

Buralarda taşkömürü adeta yeryüzünde, güneşe ve gözler Önüne serilmişti. Kok, hayli eskimiş bir düşünce olmakla beraber, nasıl kok yapılacağını bilen yoktu. Darby, hemen çalışmalara girişti ve bir iki yıl sonra kok yapmak için bir yöntem bularak demirini kok üstünde eritmeye koyuldu, önceleri koku yine odun kömürüyle karıştırıyordu, fakat sonra turpla karıştırmaya başladı. Çıkardığı demir birdenbire ünlü olmuştu.

İkinci Abraham işe baştan başladı. Önce odun kömürünü taşkömürüyle karıştırarak cevher eritmeyi denedi. Fakat elde ettiği demire kimse bakmaya bile yanaşmıyordu. Bunun üzerine, tıpkı odundan kömür yakı-lıyormuş gibi kok üretimine koyuldu. Epey bîr kokkömürtl yığdıkları lon-

203

ra da demir eritmeye girişti. Fırını bir kez doldurdu. Sonra bir daha, bir daha doldurdu. İş, hiç de kolay olmuyordu. Ya fırın gerektiği gibi doldurulmamıştı ya da körükler iyi İşlemiyor olacaktı.

Darby altı gün, altı gece fırının başından ayrılmadı. Arada bir, yarım saatlik bir uykuya yatıyordu, o kadar… Altıncı günün aksamı birdenbire fırından erimiş temiz maden aktı: Ham demirdi bu! Darby, safham demir elde etmişti.

Bütün bu olaylar, 1735 yılında oluyordu. O yıl, henüz yirmi dört yaşında bir delikanlı ilk olarak kokla de-mir eritmek yöntemini demircilik alanına sokmuştu. Bu nerede kömür varsa, orada bir demir ve çelik sanayii kurulacak demekti.

Darby ailesinin en uzun yaşayanı olan ikinci Abraham, elli iki yaşında öldü. Çeyrek yüzyıl boyunca kokla demir eritti ve bu yöntem, bütün İngiltere’de büyük takdir kazandı. İkinci Abraham’ın oğlu Üçüncü Abraham, on sekiz yaşında babasının işinin başına geçti. Bu kuruluşu XVIII. yüzyıl İngiltere’sinin en büyük kuruluşu haline getirdi ve tarihin ilk bildiği dökme demirden köprüyü, kendi fabrikasının yakınında Severnstre-am üstünde kurdu.

BİR DEMİR^ÇELİK BELDESİ

Kokkömürü, İngiltere’yi ilk demir ve çelik ülkesi yaptı. O andan sonra bütün ülkeler iki yüz yıl boyunca gözlerini İngiltere’ye diktiler. Daha önce de Almanya’yı böyle el üstünde tutmuşlardı. Almanlar, İngilizlere epey şey öğretmişlerdi. Newcastle ve Tyne çevresinde bir Alman kolonisi vardı ve bunlar o çağın en usta silahçı ustalarıydı. XVI. yüzyıl başlangıcında VIII. Henry, top mermisi yaptırmak için Alman ustaları getirtmiş-

ti, tik İngiliz tel haddehanesi de 1565 yılında Alman kökenli Christoph Schultz tarafından Annaberg’de kurulmuştu .

Alman etkisi İsveç’te de pek büyüktü. Bütün İskandinavya Yarımadası üstünde değişik özelliklere sahip demir cevherleri dağılmış bir haldedir. Eskiden ülkenin orta bölgelerniden demir çıkarıldı, bugün başlıca üretim yeri Lâponya’dır. Vaktiyle Upsala’-nın yakınındaki Dannemora, İsveç ününün ve savaş gücünün kaynağıydı. İsveç’te ilk yüksek fırınları Almanlar kurdu.

Rusya’nın ilk yüksek fırını da 1628 yılında orada yapıldı. Bu fırını kuranlar, Korkunç tvan tarafından Rusya’ya çağırılmış Alman ustalardı.

ÇELİĞİN SIRRI

Avrupa’nın demiri varsa da Rusya’nın odunu daha fazlaydı. Avrupa kendini ancak taşkömürüyle koruyabilirdi. Dudley ile Darby, zaten taş-kömurüyle demiri bağdaştırmışlardı. Ne var ki, odun yine ycnilmemişti ve yenilmeden de kalıyordu. Taşkömür Üstünde eritilen demir, Rusların ve isveçlilerin “odun-hatndemirMi ile kıyaslanmayacak kadar büyüktü. Ayrıca bu demirin büyük oranlarda ve olağanüstü iyi cinsten çelik haline getirilmesi gerekiyordu.

İngiltere’nin bütün el işçileri ve fabrika sahipleri, demirlerinin noksanım çoktandır biliyorlardı. Ünlü saatçi Ben jantın Kuntsman bu İngiliz “domuz demiri”yle yaptığı saatlere çelik zemberekler yapamıyordu. Hatta bu yüzden Rus ve İsveç çeliği almak zorunda kalıyordu. Alman kökenli olmakla beraber İngiltere ve kişisel çıkan hesabına bir hayli üzülmekteydi. Kendine çelik eritip temizlemek için ö/el bir pota yapmıştı.

Uzun süre çelik elde edişinin sır-

204285

nnı kıskançça sakladı. Sonra fırtınalı ve soğuk bîr akşam kulübesinin kapısı çalındı ve bir Tanrı misafiri çıka-geldi. Soğuktan tir tir titreyen aç bir dilenciydi bu, Huntsman, adamcağızı içeri aldı. Dilenci, kızgın çelik eritme ocağının yanında uygun bir yerde ısınmaya koyuldu. İyi yürekli ev sahibinin verdiği yemeği/yedi. Sonra çıkıp.., dosdoğru kendi fabrikasına giderek Hunstman yöntemiyle potada çeliği eritmeye koyuldu.

Bundan sonra hemen bütün İngiltere’de pota çeliği elde edilmeye başlandıysa da, sorun çözülmüş olmuyordu. Pota çeliği çoik pahalıya ma-loluyordu. Bununla özel amaçlara yarayacak çelik yapmak mümkündü, ama asıl önemlisi, ham demirden çe-Hk kazanma sorunp henüz çözülmemiş olarak duruyordu.

Bu işi biraz daha ileri götüren madenciliğe “Puddling usulü”nü koyan Henry Cort oldu. tngilizcede “to puddle” fiili çalkalamak ya da karıştırmak anlamına gelir. Cort, ham demiri fırında kokla temas’a gelmeyecek bir şekilde kızdırıp böylece içindeki karbonu da bir hayli çıkarmasının ardı sıra eriyen ham demiri çal-kalamaya başlamıştı.

SANAYİDE BİR BAŞKA SORUN

XIX. yüzyılda İngiltere’deki 161 yüksek fırından yalnız ikisi odun kö-mürüyle çalışıyordu. Rusya’da (hepsi Silezya’da olmak üzere) altı kok fırını; Fransa’da, Le Creusot’da da yalnızca bir tek vardı.

ingiltere’de değişik işlerde 5000 buhar makinesi çalışıyordu, Fransa’da bunların sayısı 200′dü. Almanya’-dakilerin toplamı ise, ancak on kadardı.

Fransızların LeCreusot’daki top fabrikalarının (bugünkü Schneider-

Creusct) kurucusu, İngiliz mühendisi William Wilkinson*dur. Bir buçuk yüzyıldan beri Fransa’nın her türlü siyasal girişimlerinde dayanağı olan yer, burasrydı. Wilkinson, XVIII. yüzyıl sonunda oradaki eski top fabrikasını modernleştiriyor; Fransa’da ilk kok yüksek fırınını kuruyor ve yaptığı demiryoluyla, Avrupa’nın ilk demiryolunu da yapmış oluyordu. XVI. Louis’nİn bütün varlığının üçte ikisi, bu silah fabrikasına anapara olmuştu.

Almanya’da da ilk kok fırınlan İngilizlerin yardımıyla yapılmıştır. İlk makine fabrikalarında da İngilizler çalışmışlardı. Genç Harkort öğrenim için İngiltere’ye gitti, ustaları da getirdi, i

Friedrick Harkort birinci sınıf bir, sanayici ve Alman anamalcılarının ilki kuşak ileri gelenlerinden biriydi. Har-; kort, makine çağının başladığını sezmişti. Henüz yirmibeş yaşındaydı ve yaşlı hem serîleri ne: “İngilizlerden makine yapmasını öğrenin!..” derdi. Onlar da onu gülümseyerek dinler, bu sözlerini gençliğine verip omuzunu okşarlardı. Ama, aralarında söylediklerin önemseyenler de yok değildi. Bir rahibin oğlu olan Daniel Kamp bunlardan biriydi. Oldukça çok parası vardı; haylazdı, haşarıydı ve Har-kort’dan yedi yaş büyüktü. İkisi ele verdiler ve yıkık von Walter Kalesİ’-nde madencilik için makineler yapacak fabrikalar açtılar. Daha önceden Harkort, İngiltere’ye gitmiş, orada çok şey görmüş ve görgü sahibi olmuştu.

Fabrika ku rulalı henüz dört yıl olmadan makineleri ün kazandı, fakat yanı sıra borçlan da artmıştı. Fabrikasını kurduktan ondört yıl sonra bU-yiik bir borç yüküyle her şeyi yüzUs-tü bıraktı. Faka! fabrika yine yerinde kaldı. Vine çalıştı ve yaptığı ma-

İngiltere’de bir fabrika yıl,kinelerle Ren-Vestfalya maden kömürcülüğü gelişip dünya piyasasında önemli bir yer tuttu.

Harkort demiryolu yapılmasını da istiyordu. Friedrich List’le beraber demiryolu yararına çalıştı, didindi. Onu pek dinlemediler ama, kardeşiyle beraber Dresden-Leipzig demiryolu yapımında yine bu Harkort vardı.        


 

               Demirin ve Çeliğin En Önemli İsmi                                                             Kavaklı Metal & inşaat
 
 
  Bugün 2 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol